İznik Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
İznik Ziraat Odası > Atatürk ve Ziraat

Atatürk ve Ziraat

   Bir ülke düşünün ki nüfusun % 80’i okuma, yazma bilmiyor, % 9O’ı çiftçi, 780.000 km2 yerde 13.000.000 kişi barınıyor ve düşünün ki bu ülke halkı Balkan, Çanakkale, I. Dünya ve sonunda İstiklâl Savaşı’ndan çıkmış yorgun, bitkin bir toplum. Bu ülke halkı böyle bir durumda bir çok gereksinmeler içinde kıvranmakta... Ülkenin kalkınması, birçok engelleri aşması, yeter düzeyde üretim yaparak beslenmesi gelişmiş ülkelerce hiç beklenmiyor. Fakat bu toplum içinde Türk Milletinin özünde ilerleme aşkı olduğunu bilen ve Türk tarımının kalkınması için belli ilkeleri saptamış büyük insanlar da var. Bu insanlar, bir avuç aydın olsalar bile, milletiyle bütünleşme yollarını bilen insanlar; Bu aydınlar hudut boylarında ve yurt içindeki alevleri söndürmeye ahdetmiş kişilerdir. Bu aydın kişilerin içinde gençliğinden beri Türk halkının daha iyi bir yaşama kavuşması için zihninde çağdaş kurallara dayalı amaçları biriktirmiş biri var. O da son yüzyılların başka ulusların tarihinde yer almamış bir büyük kumandan, devlet adamı yüce Atatürk. Evet yüce Atatürk ve arkadaşları bu ümidini yitirmiş yorgun halk kitlesi önünde yurtseven insanlar olarak yaptıkları çalışmalarda bir takım ulusal ilkeler belirlemişlerdir. Bilinmektedir ki Atatürk İlkeleri açık bir dünya görüşüdür. İnkılaplarının güç kaynağı bilime ve gerçekçiliğe dayanır. Bu dünya görüşü batılaşmayı amaç olarak seçmiştir. İşte bu amaçlar çerçevesinde demokratik, laik temelli politikalar saptanmıştır. Tarım Politikası da akıldan ve ilimden kuvvet alan bir dinamizm içerisinde uygulamaya konulmuştur.

    Atatürk dönemindeki Tarım Politikası diğer uygulamalarda olduğu gibi Türk toplumuna ne yeryüzü cenneti düzenleri vaad etmiş, ve ne de komşu otoriter rejimlerde olduğu gibi, Türk köylüsünün ve halkının akıl ve vicdanını zincire vuran ideolojileri kendine örnek olarak seçmiştir. Yani Atatürk dönemindeki Tarım politikası kendi ekseni etrafında dönen kapalı bir (fanatik dini rejimler) gibi şartlanmış bir görüş tarzı değildir. Bu politika, kurucu, uygulayıcı, çağdaş bir Tarım kültürü sistemine oturtulmuştur. Aynı zamanda gelişme düzeylerine göre hareket eden özel teşebbüsün bilgi ve sermaye birikimi olmadığı için devlet önderliğinde özel teşebbüsün gelişmesini öngören temeller üzerine oturtulmuş bir plandır.

Tarım Alanında Yapılan Reformlar (Cumhuriyet Döneminde Yapılan Tarım Reformu)

● Köylünün durumunu iyileştirmek için ilk tedbir onu parasal yönden rahatlatmaktı Osmanlı maliyesinin en sağlam geliri ürün üzerinden peşin olarak alınan Aşar vergisi idi Köylünün bu ağır vergiyi vermeye çoğu kez gücü yetmez, ezilir, bunalırdı Hatta bu yüzden bazen köylünün evini barkını bırakıp kaçtığı bile olurdu İşte Cumhuriyet rejimi cesur bir karar alarak 1925 yılında aşar vergisini kaldırdıdevlet bunları yapmakla çok önemli rakamlara varan gelir kalemlerinden vazgeçiyorduAncak bu uzun sürede olumlu sonuçlar getirdiKöylü rahatlayınca tarımsal üretim de arttı Öyle ki tahıl üretimi dört katına çıktı

● Bundan sonra köylüye ucuz kredi vermek gerekiyordu Makine tohum ve benzeri ihtiyaçlarının giderilmesi için bu önemliydi Bu amaçla Ziraat Bankası’nın imkanları arttırıldı Tarım Kredi Kooperatifleri kurulduBu sayede köylüler bir araya gelerek ürünlerini değerlendirme imkanı bulmuşlardır Böylece ürettikleri mahsullerin aracılar elinde ucuza ve değerinin altında satılması önlenmiştir

● Tarımsal üretimi arttırmak için başka tedbirler de alınmıştır Köylülere ucuz tohum sağlanması, tahılların depolanması, tarımsal hastalıklarla mücadelede büyük adımlar atılmıştırAyrıca bilimsel araştırmalar da yapılmış, bu amaçla Ankara’da ileride fakülte statüsü kazanacak olan Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuşturBu sayede bilimsel araştırmalar sonucunda hem tarımsal üretim artmış hemde yeni ürün türleri ortaya çıkmıştır

● Yine bu dönemde Atatürk kendi kurduğu çiftliklerde çeşitli yöntemlerin denemelerini yaptırmış bu çiftlikler tarımsal kalkınmanın simgesi olmuştur

  Diğer taraftan topraksız köylünün üretim yapabileceği alanlara kavuşması tarımsal gelişmeyi canlandıran etkenlerdendir(Özellikle Batı Avrupa Ülkeleri kalkınmaları sırasında toprak reformunu gerçekleştirmişler bu sayede tarımla birlikte özellikle tarıma dayalı sanayi de büyük bir gelişme göstermiştir)

  Atatürk sağlığında özellikle toprak reformunu gerçekleştirmek için çok uğraşmıştır Hatta 1929’da bazı bölgelerde topraksız çiftçiye toprak dağıtılması hakkında kanunlar çıkarılmıştır Ancak başlatılan bu reformlar sonra hak ettiği gibi devam ettirilememiş geniş kapsamlı bir toprak reformu yapılamadığı için ülkemiz tarım alanında üretimden gelen gücünü ortaya hak ettiği gibi ortaya koyamamıştır

Cumhuriyet Döneminde Yapılan Tarım Reformu

Tarımsal üretimi arttırarak vatandaşı daha iyi beslemek, bu etkinliği geliştirerek gelir sağlayıcı bir duruma getirmek her şeyden önce köylünün yaşama biçimini düzeltmekle mümkün olabilirdi Devletin ekonomik yapısı ilk planda tarıma dayalı olduğundan bu bir zorunluluktu

Atatürk tarımın önemini şöyle dile getirmiştir: “Dünyada fetihlerin iki aracı vardır: Biri kılış öbürü saban zaferin aracı yalnız kılıştan ibaret olan bir millet bir gün girdiği yerden kovulur, aşağılanır, sefil ve perişan olurKendi memleketinde bile tutsak ve mahkum durumda kalabilir Onun için gerçek fetihler yalnız kılıçla değil sabanla yapılanıdır Milletleri vatanlarında yetiştirmenin aracı sabandır Saban kılıç gibi değildir Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde sabanı kullanan kol zaman geçtikçe daha çok sahibi olur Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı bu gün dünya üzerinde bulunmayacaktık Türkiye’nin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiye’nin gerçek sahibi gerçek üretici olan köylüdür O halde herkesten daha çok refah mutluluk ve zenginliğe layık olan köylüdür” Atatürk böylece yüzlerce yıl horlanan ezilen köylülere gerçek değerini vermektedir Bunun da sonucu tarımsal üretimin arttırılması olacaktır

 

Uygulamalar

Tarım Alanında Gelişme:
Cumhuriyet Hükümeti'nin tarım ve çiftçinin iyileştirilmesi amacıyla kabul ettiği esaslar şunlardır:
Köylüden ağır vergileri kaldırmak.
Köye para ve kredi sağlamak.
Köylünün ürününü geliştirme ve koruma.
Köylünün bilgi ve görüşünü yükseltmek.
Toprağı olmayan çiftçilere toprak dağıtmak.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Aşar adı verilen ve her türlü toprak gelirinin %10'unun devlete verildiği vergi sistemiyle köylü ezilmiş ve sefalete götürülmüştür. Cumhuriyet hükümeti Aşar usulünü kaldırmaya karar verdi (17 Şubat 1925). Yerine arazi vergisi kondu.

Köylüye Para ve Kredi Temini:
Köylüye üretim sermayesi sağlamak amacı ile uzun vadeli ve faizsiz olarak 4 bin lira dağıtıldı. Bu para ile köylü üretim yapabilmek amacıyla gerekeneksiklerini tamamladı. Ziraat Bankası kredi şartlarını kolaylaştırdı. Köylülere kredi verilmesini sağladı. 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu. Çiftçilere kredi bulmak imkanını verdi.

Tarımı Geliştirme ve Koruma:
Köylülere pulluk dağıtıldı. Traktör kullanan çiftçiler korundu. Ziraî Donatım Kurumu, çiftçinin tarım aleti, makine ve kimyasal gübre ihtiyacını sağladı. Halka parasız fidan verdi. Numune çiftlikleri açtı. Dalaman Çiftliği en büyük numune çiftliği haline getirildi. Ankara'da Gazi Orman Çiftliği'ni kurdu. Hükümet buğday fiyatını korumak için gerekli gördüğü zaman Ziraat Bankası ve "Toprak Mahsulleri Ofisi" aracılığı ile buğday alım satış işlerini de üzerine aldı.

Atatürk 1925 yılından itibaren kendisine ait çiftliklerde geleneksel tarım anlayışını kökten değiştiren uygulamalar gerçekleştirdi; köylüye örnek oldu. Atatürk'ün Ankara'da Gazi Orman Çiftliği, Silifke'de Tekir, Yalova'da Baltacı, Tarsus'ta Piloğlu, Dörtyol'da Karabasamak çiftlikleri ve Ankara'da Bira Fabrikası vardı. Bu işletmeler 1925 yılından beri tarımda yeniliklerin uygulatılması ve yaygınlaştırılmasında kullanılıyordu. Atatürk 1937 yılı Haziran ayında devlete bağışladı. 
Cumhuriyet döneminde Ankara, Eskişehir, Erzurum ve Yeşilköy'de hububat ıslah istasyonları; Adana ve Nazilli'de pamuk ıslah istasyonları; Adapazarı'nda patates ve mısır ıslah istasyonu; Bursa, Antalya, Diyarbakır, Edirne ve Denizli'de ipek böcekçiliği istasyonu, Kayseri'de yonca istasyonu, Antalya'da sıcak iklim nebatları ıslah istasyonu kuruldu. Tarım aletleri, makineleri ve ilaçlarının satın alınarak halka tanıtılması amacıyla 1937 yılında Zirai Kombinalar İdaresi kuruldu.

Tarımsal Eğitim:
Çağdaş anlamda tarım eğitimi için Atatürk'ün direktifiyle şimdiki Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yerinde Ankara Ziraat Yüksek Mektebi açılır. Kapatılmış olan uygulama okullarının yerine 1930 yılında İstanbul, Bursa, İzmir ve Adana'da birer orta ziraat okulu açılır. Ankara'da 1930 yılında kurulan Yüksek Ziraat Okulu, 16 Haziran 1933'te Yüksek Ziraat Enstitüsüne dönüştürülür. Bu enstitü gerek kuruluşu ve gerekse akademik faaliyetiyle tam bir "Tarım Üniversitesidir". 1933 yılında Türkiye tarımının geliştirilmesi için Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü faaliyete geçti, 1 Ocak 1948 yılında Ankara Üniversitesi'nin kurulmasıyla aynı Enstitü, Ziraat Fakültesi adını aldı. Zamanla ziraat fakültesi bünyesinde veteriner, ziraat sanatları ve orman bölümleri açılmış ve bugünkü üniversitelerimizin temeli de bu süreçle birlikte başlamıştır. Ziraat okulları ile diğer tarım kuruluşları teknik bilgileri çiftçilere ulaştırmak ve teknik elemanlara yeni bilgiler vermek amacı ile kurslar açarak bu alandaki eksiklikleri gidermek için önemli aşamalar kaydetmiştir.

Topraksız Çiftçiyi Topraklandırma:
Cumhuriyet'in ilk yıllarında, köylünün büyük bir kısmının topraksız olması, tarımsal üretimi olumsuz etkilemekteydi. Dönemin hükümeti, köylüyü toprak sahibi yapmak için birçok kanunlar çıkardı. 1925'de kabul edilen bir kanunla birlikte; Devlete ait arazilerin, uygun bir arazi yoksa devlet tarafından arazi alınıp köylüye dağıtılmasına başlanmıştır. İlk on yılda köylüye 1.077.526 dönüm arazi dağıtılmıştır. Toprak sahibi olan köylünün toprak, tohumluk, tarım araçları borçlarının 20 yılda ödenmesi sağlanmıştır. İlk işletilen arazi, yeni yetiştirilmeye başlanan fidanlıklar, bağlar ve zeytinliklerden belirli bir süre için vergi alınmaması kuralı kabul edilmiştir.
 

Görülmektedir ki o dönemde Atatürk önderliğinde yürütülen, iç işleri, dış işleri, ekonomi, eğitim ve öğretim ve diğer sosyal politikalar yanında Tarım Politikası da genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturan Türk halkının çağdaşlaşma yolunda ilerlemesinde temel taşlarından biridir. Bu oluşum dinamik ve modern tarım kültürünün yurt çapında yerleşmesinde değişmez bir temel teşkil etmiştir.

Görülmektedir ki kısıtlı olanaklar olan bir dönemde genç Türkiye Cumhuriyeti çiftçilerinin kısa zamanda arzulanan üretici bir toplum haline gelmesi için en ileri çağdaş yaptırımlara yer verilmiştir. Bütün bu paket tarım kalkınma atılımları Türk Tarım Politikası’nda değişmez köşe taşlarını oluşturmuştur. Rahatlıkla diyebiliriz ki Tarım Politikası Kültürü Cumhuriyet Türkiye’sinin yaşamına yerleştirilmiştir. 
Şunun bilinmesi gerekirki, geçmişte Atatürk’ün uyguladığı tarım politikası günümüzde gelişmekte olan her ülkenin tarımsal kalkınması için bu uluslararası kuruluşların hazırladıkları rapor ve projelerde de yukarda belirtilen konulara yer verilmektedir.